1898'DEN BERİ
SIRADIŞI BİR HİKAYE
İÇİNDEKİLER
|
ÖNSÖZ
|
KONU
|
SATIN ALIN!
|
96 sayfa - ₺26,40
ÖNSÖZ
1 – Giriş
2 - Ormandaki Kriz
(Baysan – 2000)
3 - Şeydâ Bey
(1958)
4 - Demonla Pakt
(Şeydâ Bey - 1898-1958)
5 - Satanik Ritüel
(Şeydâ bey - 1958 – 1. bölüm)
6 - Ulu Ana İsis Ritüeli
(Şeydâ bey - 1958 – 2. bölüm)
7 – Çocukluğum
(Baysan - 1952-1970)
8 - Özgürlüğe İlk Adım
(Baysan – 1970)
9 - Farklı ve Garip Olmak
(Baysan - 1970-1974 – 1. bölüm)
10 - Ben Deli Miyim?
(Baysan - 1970-1974 – 2. bölüm)
11 - Kötü Soysunuz Siz!
(Baysan 1974 – 1. bölüm)
12 - Cenazedeki Olay
(Baysan 1974 – 2. bölüm)
13 - Düşlerimin Kadını
(Baysan ve Sevin - 1974 – 1. bölüm)
14 - Göktürkler ve Kurtlar
(Baysan ve Sevin - 1974 – 2. bölüm)
15 - Tekinsiz Mezarlık
(2000)
16 - Sefil Oteldeki Garip Yabancı
(2000)
|
17 - Omuzları Tüten Şüpheli
(2000)
18 - Avukat Hayrünnisa Hanım
(2000)
19 - Garip Bir Uyku
(Şeydâ ve Avukat - 2000 – 1. bölüm)
20 - Balat Tarafındaki bir Yıkıntıdaki Şeytan
(Şeydâ ve Avukat - 2000 – 2. bölüm)
21 - 18+ İtiraflarım
(Baysan - 1974-1994 – 1. bölüm)
22 - Geçmiş Anılardaki İpuçları
(Baysan - 1974-1994 – 2. bölüm)
23 - Özel Jigololuk ve Zorlukları
(Baysan - 1994 – 1. bölüm)
24 - Gerçek Vahşi Seks
(Baysan - 1994 – 2. bölüm)
25 - Sonraki Yıllar
(Baysan - 1994 – 2000)
26 – Yüzleşme
(Şeydâ ve Baysan – 2000 – 1. bölüm)
27 – Bir “Ventrue”
(Şeydâ ve Baysan – 2000 – 2. bölüm)
28 – Gerçekler
(Şeydâ ve Baysan – 2000 – 3. bölüm)
29 - Ergenekon, Türkler ve Kurtlar
(Şeydâ ve Baysan – 2000 – 4. bölüm)
30 - Envokasyon Ayini
(Şeydâ ve Baysan – 2000 – 5. bölüm)
31 - Sonuç
(2020)
JANUS’tan SON SÖZ
|
KİTABIN ÖNSÖZÜ
Beni tanımayanlar için ilk adımda bir açıklama yapmam gerek: janus722.com adlı sitenin baş içerik üreticisiyim. Okültistim. Majisyenim. Bilimsel teoriler üzerine kurulu bir majikal sistem sahibiyim. Bu konularda danışmanlık yapmaktayım.
Bana popüler kültürde “büyücü” demekteler. Bu sözcük hayli aşağılayıcı; çünkü bizler kendimizden başka insanlara ve onlarla ilgili hiçbir duruma (olumlu amaçlarla dahi) “müdahil olmamaya” büyük özen gösteren kişileriz. Okült literatürde gerçek tanımımız Beyaz Büyücü (White Magician)’dür.
Sitede açtığım “Majikal Geçmişim” linkinin ilgi görmesi ile yaşam öykümü kısmi şekilde anlatmaya karar vermiş ve “Obsede Olma Hikayem” adlı dört bölümü yazmıştım. Bu diziye ziyaretçi sayısı ise öncekinden fazla oldu. Dizinin başarısını hem merak tatmin etme, hem de ziyaretçilere hoşça vakit geçirtme şeklinde algıladım ve bu konuda yazmayı sürdürmenin iyi olacağını düşünmeye başladım.
Ancak hayatımı detayları ile anlatmak da istemiyordum.
Çözümü -zaten sıra dışı olan- yaşantımı bir roman olarak (olayları süsleyerek) kaleme almakta buldum. Böylece hem “meraklısına” kendimi anlatmış, hem de diğer okurlara hoşça vakit geçirtmiş olacaktım. Ancak altını çizmek isterim: Yazmamın asıl amacı hayat hikayesi anlatmaktan çok, okurumu eğlendirmektir.
Roman bir kurt adam/vampir öyküsü… İçerikte satanizm konuları var. Rücu etmiş bir satanist ve okültist olmam nedeni ile sayfalarda yer alan satanik ve satanik olmayan ritlerin/ayinlerin, duaların, enokyence sözlerin gerçek olduklarını da ekleyeyim.
Ayrıca Yerin Altındaki Dünya (yer altı dünyası –mafia- ile karıştırmayın) ve Türkî kavimler gibi araştırma konularımızdan da kısmen söz etmekteyim.
Tabidir ki ilginç yaşamım, kurt adam ve vampirlerle tanış çıkacak kadar ilginç değil. Ancak altını önemle çizmek isterim: Romanımda yer alan olayların HEPSİNİN temelinde yaşanmışlıklar, anılar, yani gerçekler vardır. Geçmişimi ezoterik roman temasına uysun diye süslemiş olsam ve oluş sıralarını biraz değiştirsem de, hiçbir satır düş gücümü kurcalayarak “atmasyon” şekilde kağıda (ekrana) dökülmemiştir; karakterlerin hiç biri “uyduruk” değildir.
Dişleri uzayan vampir veya dolunayda uluyan kurt adam gibi martavallardan öte, tüm mitlerin de özünde bazı sır doğrular yatmaktadır. Benim romanımda da vampir ve kurt adam modelleri ile süslediğim sözlerimin derinlerinde bu mitlerin özlerinden esintiler taşıyan ama tamı-tamına öğrenemeyeceğiniz gerçekler bulunmaktadır.
Kimi bilir; sezginiz güçlü ise, romanım aracılığı ile belki bunları da keşfedecek olabilirsiniz. Eğer böyle bir sonuca varırsanız, lütfen onları kendinize saklayın.
Unutmamak gerekir; nice “vardım” sanılacak sonuç, hiç akla hayale gelmeyecek olayların sentezi ile meydana geldiği için bambaşka yapıda da olabilir; sanılandan çok farklı açıklamaları bulunabilir. İnsanların hayatlarını kurcalamak, söylemek istemediklerini öğrenmeye çalışmak, bir çocuğa tokat, bir hayvana tekme atmak, insan küçümsemek, herkesin üstüne çıkmaya çalışmak kadar ciddi oranda negatif enerji celp eder. Saygı duyabilmek ve
böyle davranabilmek, eskilerin (bizim zamanın) değimi ile “had bilmek”, makrokozmosta elde edilecek en yüce makamlardan biridir.
Umarım romanım size hoşça vakit geçirtir, monoton bir yaşamınız varsa bilincinize az da olsa heyecan (enerji) katar, can sıkıntınızı size unuttur.
Ve yine umarım, eğer doyum dolu bir hayata sahip olsanız da size “Adam ‘olayların temeli sağlam’ dedi, ben onun lafına inanıyorum. Demek ki bu kadar ilginç şeyler olabiliyor bu hayatta. Belki de kendimi zorlasam ben de böyle şeyler yaşarım” dedirtir; böylelikle yaşamınızda size yeni ve eğlenceli bir pencere açar, bir arayış başlatır.
Ne de olsa “arayan bulur”; öyle değil mi?
Sakın ola unutmayın: Dünya asla sıkıcı olmayan, acayipliklerle dolu, eğlenceli bir mucizeler diyarıdır; bütün mesele ise böyle olduğuna inanabilmektedir.
Doktora öğrencileri arasında kuantum mekaniğinin en saygın isimlerinden olan Hugh Everett (paralel evrenler adı verilen Many World Theories’in yaratıcısı), parçacık fiziğinin gurusu (hatta belki de babası) olan Nobel ödüllü Niels Bohr ve bir diğer Nobel ödüllü deha, Richard Feynmann bulunan ünlü fizikçi John Wheeler’ı bilmem bilir misiniz? Kendisi “gerçekliği ölçüm yaratır” devrimini ileri götüren “gerçekliği bilinç yaratır”cıların önde gelenlerindendir. “If you haven’t found something strange during the day, it hasn’t been much of a day” sözü ünlüdür. Bu cümleyi Google "Gün içinde tuhaf bir şey bulamadıysan, pek bir gün olmadı." şeklinde çevirmekte olsa da bence gerçek tercüme “"Gün içinde tuhaf bir şey bulamadıysan, o gün boşa gitti demektir”dir.
Wheeler inanca da çok önem verir; inancın gerçekliği var etmeden önemli bir nitelik olduğunu savunur; ve der ki: “İnanç, bir numaralı unsurdur; ama kendini eşit bir şekilde yayan bir şey değildir. İnanç, belirli zamanlarda ve yerlerde az sayıda insanda yoğunlaşmıştır.”
Ne dersiniz? Biz de o “inananlardan” olalım mı?
Haydi o zaman, garipliklere inanmaya ve eğlenceli bir dünya var etmeye başlayalım.
KİTABIN KONUSU (Tanıtım Metni)
Kara büyü, satanizm, kurt adamlık, yer altındaki ülke, gizem temelinde iki adamın hikayesi: Köklü bir İstanbul ailesinden gelen, hayatındaki sırları çözmek isteyen asi ruhlu bir genç ve kendisine musallat olmuş ifritten kaçmaya çalışan bir kara büyücü… Serüven çok eskilerde başlayıp günümüze dek uzanıyor. Öykü gerçeklere de dayalı; çünkü bir okültist ve uzun yıllar önce rücu etmiş bir satanist olan ben Janus 722, bu romanın satır aralarına başka bir dünyanın sırlarını da gizledim. Satanik ve satanik olmayan ritler/ayinler, dualar ve Enokyanca ifadelerin yanı sıra uzun yıllara dayalı araştırmalarımızdan ipuçları da bu romanda okuyucusunu bekliyor.
Bu "standart tanıtım" yapılı girişten sonra biraz samimi şekilde söyleşelim mi?
Web-sitemde yayınlanmış olan Majikal Geçmişim linkinin ilgi görmesi ile yaşam öykümü kısmi şekilde anlatmaya karar vermiş ve Obsede Olma Hikayem adlı dört bölümü yazmıştım. Bu diziye ziyaretçi sayısı ise öncekinden de büyük oldu.
Kanımca ilginin gerisinde okurların beni merak etmesi kadar, yazdıklarımı okurken eğlenmeleri de vardı. Dizinin başarısını hem merakı tatmin etme, hem de okurlara hoşça vakit geçirtme başarısı olarak algıladım ve kendimi daha da anlatmanın iyi olacağını düşünmeye başladım. Ne de olsa ben de yazarken eğleniyor, beynimi hoş tatillere çıkarıyordum.
Ancak hayatımı detayları ile anlatmak da kesinlikle istemiyordum.
Çözümü -zaten sıra dışı olan- yaşantımı bir roman olarak (olayları süsleyerek) kaleme almakta buldum. Böylece hem kendimi tanıtmış, hem yaşadığım her şeyi anlatmamış, hem de okurlarımı eğlendirmiş olacaktım. Yazarken alacağım keyif de cabasıydı.
İşte -dilerim- okumaya başlayacağınız roman bu düşünce ile meydana geldi.
Yaşamımda başımdan geçen olayları ciddi ölçüde abarttığımı okurken zaten anlayacaksınız. Roman bir kurt adam öyküsü…
Tabidir ki ilginç yaşamım, kurt adam ve vampirlerle tanış çıkacak kadar ilginç değil. Ancak altını önemle çizmek isterim: Romanımda yer alan olayların HEPSİNİN temelinde yaşanmışlıklar, anılar, yani gerçekler vardır. Geçmişimi ezoterik roman temasına uysun diye süslemiş olsam ve oluş sıralarını biraz değiştirsem de, hiçbir satır düş gücümü kurcalayarak “atmasyon” şekilde kağıda (ekrana) dökülmemiştir. Zaten romanın son bölümünde sayfalar boyunca karşınıza çıkan karakterlerin gerçekte kimler olduğunu öğrenecek; olayların gerçeklik dozunu anlayacak, bazıları abartılı olsa da temelde hiç birinin “uyduruk” olmadığını göreceksiniz.
Umarım romanım size hoşça vakit geçirtir, monoton bir yaşamınız bilincinize az da olsa heyecan (enerji) katar, can sıkıntınızı size unuttur.
Ve yine umarım, eğer doyum dolu bir hayata sahip olsanız da size “Adam ‘olayların temeli sağlam’ dedi, ben onun lafına inanıyorum. Demek ki bu kadar ilginç şeyler olabiliyor bu hayatta. Belki de kassam/arasam/zorlasam ben de böyle şeyler yaşarım” dedirtir; böylelikle yaşamınızda size yeni ve eğlenceli bir pencere açar, bir arayış başlatır.
Ne de olsa “arayan bulur”; öyle değil mi?
Sakın ola unutmayın: Dünya eğlenceli bir mucizeler diyarıdır; bütün mesele ise böyle olduğuna inanabilmektedir.
Haydi o zaman, inanmaya ve eğlenmeye başlayalım.
|