Sohbetimize astroloji ile tanışmamdan söz ederek başlayayım:

Astroloji sözcüğünü duyan birçok kimsenin bu kelimeyi yeni bir deterjan markası ya da hastalık adı sandığı günlerde bu ilime merak sardım. Merakımın nedeni ise astronom olan ve yazları yaşadığımız yalının balkonundan bana "rasat" yaptıran üvey annemdi. Mehtap olacağı zamanlar önceden belirlenir; balıklar alınır, balkonda çilingir sofrası kurulur ve neredeyse ayaklarımızın dibine kadar uzanan yakamozlara bakarak sohbet edilirdi. Konular içinde astronominin özel bir yer tuttuğunu belirteyim. Gece yarılarına dek süren o mutluluk ortamındaki garip büyü bende asla silinemeyecek bir uzay sevgisi yarattı. Zateb 6-7 yaşlarında bile “teyzemin” karton haritası ile gökleri inceliyor, dünyaya çarpacak olan Vega yıldızını tanıyabiliyor ve "W" şeklindeki Cassiopeia (Kasyope) takımyıldızına hayranlıkla bakıyordum. Zamanla bu yıldızların kaderi belirlediği bilgisine vardım; yani astrolojiyi tanıdım. Bu konuda yazılmış olan bulabildiğim her kitabı okudum. Ne yazık ki tümü sadece burçlar hakkındaydı.

(Oysa parmak izi sayısı kadar farklı karaktere sahip insanları -pop kültürün yönlendirmesi ile yapıldığı üzere- 12 burç temeline indirmek tabii ki akıldışı bir yaklaşım, en azından çocukça bir beklentidir. Yine de pop kültürün "eğlendirme"ye dayalı temel yapısı son derece rahatlatıcı olduğu için bu yaklaşımda da bir terslik yoktur. Sorun, burç yorumlarının astrolojiye olabildiğince somut ve detaylı veriler elde etmek adına merak saran kişileri tatmin edebilecek yeterlilikte olmamasındadır.)

Sonunda planetler, evler ve burçlar -yani kişisel harita çıkartmak- ile ilgili, iyi niyetle ama günümüz standartlarına göre yüzeysel denilebilecek şekilde yazılmış, basım yılı 1976 olan Gülten Suveren'e¹ ait bir kitap yayınlandı. Kitabın bilgi verme katsayısını yansıtmak adına içerikten bazı cümleleri aklımda kaldığı kadarıyla paylaşayım: "Venüs'ünüzün nerede olduğunu bulmanız için bazı kitaplara ihtiyaç vardır, ama size dört olasılık vereceğiz, onları okuyarak kendinize en uygununu bulacak, böylece Venüs'ünüzün yerini saptayacaksınız."

Karşılaştığım engellere rağmen merakımın da, öğrenme arzumun da sonu yok gibiydi. Söz ettiğim kitabın yazarının telefonunu zorlukla elde ettikten sonra kendisini aradım, kişiye özel haritanın nasıl çıkarılacağını, Venüs'ün (ve diğer planetlerin) kesin yerinin nasıl bulunacağını sordum. Nazikçe verilen yanıt ise beni yine bir düş kırıklığına yönlendirdi: Kesin yerleri saptamak için Ephemeris adlı kitaplara gerek vardı.

Araştırdım, soruşturdum, efemeris sahibi olmayı becerdim. İngilizcem ilerledikçe bu dildeki kitaplar –gerçekten zorlukla- ulaşmayı başardım.² Horoscope adlı kişisel yıldız haritası çıkartmayı, yani harita çıkartmak için gereken hesapları yapmayı öğrendim. Astrolog sayılacak kadar ilerledim. O devirlerde hesap makinesi henüz icat edilmemiş, aritmetik işlemler Facit adlı antika bir hesap makinesi ile yapılmaktaydı; bilgisayarlar büyük bir oda ölçüsündeydi ve onlara aybiem denilmekteydi. Harita çıkartmak için ise derece/dakika hesapları yapmak, dahası, bunları mecburen kağıt/kalem ile yapılmak kaçınılmazdı.

[Küçük bir anekdot gireyim: Sözünü ettiğim zaman günümüzden kırk yıl önce olduğu için efemeris alacağım zaman bu konularda çalışmakta olan değerli bir dostumun "2000 yılına kadar olanı al, ne olsa bir gün gelecek" sözlerini gereksiz görmüş, ama ona olan saygımdan sözlerini hatır için kabul ederek (ve de gereksiz bir masrafa girdiğim şeklinde düşünmekten kendimi alamayarak) 2000 yılına kadar olan geniş kapsamlı(!) bir efemeris almıştım.]

Sonunda bilgisayarlar kişisel olmaya başladı, bir bilgisayar edindim ve bir harita çıkartma programı sahibi oldum. Artık haritalar dokunuşlarla, hatta dilediğim ev sistemi bazında çiziliveriyordu.

Böylece her şey yoluna girmişti.

Oysa bilirsiniz ki, zaman akmakta olduğu, yani yaşam "döngü" üzerine kurulu olduğu için, hiç bir zaman "her şey" kalıcı olarak yoluna girmez. Benim astroloji serüvenimde de aynısı yaşandı. Öğrendikçe, bilgi haznemi derinleştirdikçe, uzun yıllardır asıl konum olan kuantum mekaniğini öğrendikçe astroloji ilmindeki tutarsızlıkları fark etmeye başladım... ve yolunda ilerleyen şeyler, yoldan hızla sapmaya koyuldular. "İyi, en iyinin düşmanıdır" adlı özlü sözün anlatmak istediklerini daha iyi anlıyordum.

Buna rağmen yaşamayı iyi şekilde becerebilen insanların bildiği gibi her sorun bir fırsatı da içerir. Bu gerçek ezoterizmde "Ölüm bir bitiş değil, sadece yeniden doğumdur; bu yüzden hayırlı bir şeydir" şeklinde ifade edilir. Başa gelen her dert, sıkıntı, felaket, ya da sadece bitiş, eğer kriz doğru yönetilirse, krizin acılarına kapılıp atıl şekilde ortada oturup kalınmaz, baş biraz bulutların üzerine, güneşe (ya da mehtaba) doğru kaldırılabilirse yeni ve DAHA ZENGİN başlangıçlara dönüşür.³ Sizlere de kitabıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyor ve haritada göreceğiniz olumsuzlukların birer fırsat olduğunu fark etmenizi diliyorum. DİP NOTLAR

Kimliğinizi ve geleceğinizi analiz etmek kadar; eş, partner, evlat, gelin/damat, arkadaş, eleman, işveren, komşu benzeri -hayatınızda önemli rolleri olan- kişilerin gizlerine ulaşmanın sorunları çözmede size önemli fırsatlar verebileceğini düşünüyorsanız bu kitaptan yararlanacaksınız.